Yazan Fırat DüzgünerPandora efsanesi, yüzyıllardan bu yana ilgi odağı olmayı, zamana karşı giderek artan bir dirençle sürdürüyor. Her zaman koruduğu güncelliğini, Hesiodos’un gizemli ve masalsı sözlerine borçlu olduğu açık. Şair bu sözleriyle gerçekten bildiğimiz bir kutu biçemini mi, yoksa başka bir şeyi mi anlatmak istemişti? Pek çok yazı yazıldı üzerine ve pek çok filme konu oluşturdu. Bugüne dek çözümlendiği ise söylenemez. Ancak, Mısır’ı ziyareti sırasında konuştuğu bir rahip Solon’a şunları söylüyor: “Ah Solon, Solon...siz Hellenler, her zaman çocuksunuz, sizin memleketinizde hiç ihtiyar yok”.[2] Rahibin burada Solon’a anlatmak istediği, Phaeton’un, babası Helios’a ait altından yapılmış, insanın bakamayacağı derece göz kamaştırıcı ışıklar saçan ve pegasos’ların (kanatlı at) çektiği kuadrigasını (dört atlı araba),ondan habersizce alarak gökyüzünde dolaşırken, son derece hızlı giden arabayı idare edemeyip yere düşüp ölmesi hakkındaki hikâyedir.[3] Olayın aslı ise şöyle; bir gök cismi uzayda yolunu şaşırıp dünyanın atmosferine teğet geçerken, Asya’daki Magog (Mecüc) fay merkezini harekete geçirip volkanların püskürmesine, Büyük Okyanus’ta bir takım çöküntülerin oluşumuna, sürtünme sırasında kopan parçaların alev topları şeklinde yeryüzüne düşmesine ve ardından Büyük tufanın kopmasına neden olur. Mısırlı rahip bunu genel kapsamda Solon’a anlatmış. Bu gök cismi, Sümer ve Akad’larda Marduk (Tishya-Pushya-X gezegeni), Anadolu Yunan mitoslarında ise Apollon Karneios’tur.[4] Dolayısıyla Hesiodos’un, gerçeklere dayanan bir olayı, nasıl masalsı bir karaktere dönüştürerek Yunanlılara sunduğu anlaşılıyor. Tüm mitos’ların, geçmişteki kaynak bir kültürde oluşmuş gerçeklere dayandığı ortadadır. Pandora’nın kutusuyla ilgili aşağıdaki araştırma, bu savın doğruluğunu kanıtlayacak belgelerden yalnızca birini ortaya koymaktadır. Erhat “Pandora” maddesinde şunları söylüyor: “Hesiodos’un hem ‘Theogonia’, hem de ‘İşler ve Günler’ adlı eserlerinde uzun uzadıya anlattığı Pandora efsanesi Ortadoğu ve özellikle Sami kaynaklı olsa gerek, çünkü ilk kadının yaratılışı, yani Âdem’le Havva efsanesinin Yunan mythos’una aktarılmış bir kopyasına benzer. Kadını her kötülüğün, her dert ve belanın başlangıcında görmek Yunan görüşlerine pek uymaz, nitekim Hesiodos’tan sonra bu efsaneyi işleyen pek olmamıştır. Yunan yazınında Homeros şiiri ve onun dile getirdiği iyimser, gülümser dünya görüşü ağır basmış, karamsarlığı olduğu kadar kadın düşmanlığını da silip süpürmüştür. Hesiodos’un yansıttığı akım başka çağ ve ülkelerin sanatını etkilediği içindir ki, Pandora efsanesini buraya almayı uygun gördük..”.[5]
Biz mi yanlış anladık Erhat’ı, yoksa Erhat mı söyledikleriyle çelişki içinde? “Here (Hera)”[6] başlığı altındaki Yunan kadını tiplemesinde tanrıçayı incelerken, şöyle demiyor muydu?: “… tipik bir Grek tanrıçasıdır, yani Yunanistan yarımadasının ırk, soy, din ve dünya görüşlerini, çıkarlarını daha ileri bir kültürün simgesi Ege ve Anadolu’ya karşı savunan, bu yüzden kişiliği ve efsaneleri hep bir kavga, kin, hınç ve geçimsizlik havası yansıtan sevimsiz bir tanrıçadır. Bütün kusurlarıyla kadını canlandırır Hera: Dırdırcı, kıskanç, hırçın, inatçıdır, düzen kurar, ama hiç bir işi açık değildir, hasır altından su yürütür, gizli kapaklı yapar ne yaparsa, silah ve yetkilerini kötüye kullanmaktan çekinmez, benzetmek gerekirse, her zaman ve özellikle zamanımızda örneklerine çok rastlanan varlıklı ve bencil burjuva kadınını simgeler. Zeus’un eşi, tanrıların kraliçesi ulu Hera’ya bu damgayı basan Homeros’tur, ama ne tuhaf ki İonyalı koca şairin çizgiği Hera portresi tutunmuş, Yunanistan’da yaratılan efsanelerinde aynı tiple karşımıza çıkmaktadır…”.[7] Here, Anadolu Yunan mitosuna en son eklenen tanrıçalardan biri, olasılıkla da en sonuncusu. Kökeni, Gaia, Uranos, ya da Titan tanrılara dayanmaz. Rheia ve Kronos’tan olma Hestia, Hades, Poseidon, Zeus ve Demeter arasına sıkıştırılmıştır.[8] Hem kardeşi ve hem de karısıdır tanrılar tanrısı Zeus’un. Here’yi Yunanistan’a Homeros’ın yapıştırdığını Erhat’ın sözlerinden anlıyoruz. Şöyle diyor yazar: “Troya savaşını tuttuğu Akha’lardan yana çevirebilmek için Zeus’u baştan çıkarıp uyuttuktan sonra, birden uyanan tanrı şöyle çıkışır karısına (İl. XV, 14 vd):
‘Amma da düzen kurdun, yola gelmez Here, savaş dışı ettin tanrısal Hektor’u, uğrattın orduyu bozguna. Bu kötülüğünün meyvesini sen toplayacaksın önce, seni bir güzel pataklayayım da gör. Unuttun mu seni havalarda astığım günü, bir örs bağlamıştım ki ayağına, çözülmez bir altın zincir vurmuştum ellerine, asılı kalmıştın havalarda, bulutların arasında. Zeus Hera’ya bu cezayı Herakles’e ettiği kötülük yüzünden vermiştir. Tanrıların tanrısı oğlu Ares’te anasının kusurlarının tıpkısını görür (Ares). Öbür tanrılar da aşağı yukarı Zeus gibi düşünürler. Anasını, babası Zeus’a karşı korumaya çalışan Hephaistos bile Hera’dan neler çektiğini unutamaz (Hephaistos)”.[9] Diğer tarafta, Titan tanrılardan Uranos ve Gaia’dan olma Mnemosyne,[10] Here karakterinden çok farklıdır. Geçmişi unutmayan, ona saygılı akıl ve bellek tanrıçasıdır. Mnemosyne’nin geçmişe bağlı tanrıça olarak neyi sembolize ettiğini, Kritias’ın Atlantis’i anlatmasındaki ifadelerinden çıkarıyoruz. Platon, hiç kuşkusuz Yeryüzü anlamına geldiği açık olan Atlantis’in beş ikizini anlatırken, üçüncü ikizlerden ilk doğanın “Mneseus” olduğunu söylüyor.[11]Mneseus’un kelime anlamıysa şöyle: “Mne” kökünden Mnemonic= Hafızaya yardımı olan, hafızayı kuvvetlendiren; hafızaya ait; hatırlatıcı ipucu.mnemonics= Hafızayı kuvvetlendirme usulü, hafızayı terbiye ilmi=[12]. Bu özelliklerin tümünün Mnemosyne’yi temsil ettiği ortadadır. Bu noktadan hareketle, Atlantis’in üçüncü ikizinden ilki olan Mneseus’un, Endonezya-Japonya adalar grubu olduğu ortaya çıkıyor. Yunanlılar geçmişi karıştırmaktan hiç hoşlanmazlar. Platon bile, tüm tarafgirliğini Yunanlılardan yana koyarak anca anlatabilmiştir kayıp kıtayı. Bu nedenle Yunan mitolojisinde kendine pek yer bulamaz tanrıça. Yani geçmişle bağlarını tamamen koparan, onu hatırlamak istemeyen Atinalılar tarafından sevilmemiş, hatta bu nedenle sanlarını bile değiştirerek “Hellen” ya da “Grek” adlarını takmışlardır kendilerine. Bu çabalarında, günümüze kadar başarı kazandıkları da ortadadır. | ||||
Kırgızistan’daki Saymalıtaş’tan, kutsal evliliği betimleyen bir dendriti örneği. Saimaly-Tash: (www.centralasianrockart.org/sites/SAIMALY-TASH.php-21kn). |
Pandora’nın kutusu olarak nitelenen kaplardan, Girit’te bulunan bir pithos. Yaklaşık İÖ 675. Louvre Müzesi | Kutu anlamına gelen, İÖ 440-430’a tarihlenmiş bir pyksis. |
Pandoras box-Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Pandora’s_box-39k). |
- Prometheus, Titan tanrılardan Uranos ve Gaia’nın döllerinden Iapetos ve Asia’dan[16] (ya da Klymene) doğmadır. Yani ana tarafı Asya kökenlidir.
- Epimetheus ve Pandora, tıpkı Prometheus gibi yine Iapetos ve Asia’dan (Klymene) doğmadırlar. Yani kökenleri, yine Asya’dır.
- Hephaistos, Olympos tanrılarının arasına sonradan katılmış Here ve Zeus’tan olma olarak gösterilmiştir. Zeus ve Here, Uranos ve Gaia’nın dölleri olan Rheia ve Kronos’tan olmadırlar. Uranos ve Gaia’dan olma Asia, nasıl Asya’yı gösteriyorsa, ana ve babası olan Uranos ve Gaia’nın da kökenleri, bizlere Asya’yı işaret etmektedir. Dolayısıyla Asyalı olduğu açık olan Hephaistos’a anne olarak seçilen Here ile aralarındaki ana-oğul ilişkisinde bir çelişki olduğu açıktır.
- Hermeias, Titanlar soyundan Atlas’la Pleione’nin kızı Maia’nın, Zeus’la birleşmesinden doğmuştur. Pleione, Zeus’la Tethys’in kızıdır. Tethys’in Asia ile olan ilişkisi düşünüldüğünde, Pleione’nin, dolayısıyla Hermeias’ın da Asya kaynaklı olduğu anlaşılır.
- Yukarıdaki tanrılar arasında var olan tüm ilişkiler göz önüne alındığında, tanrılar tanrısı Zeus’un ana vatanının da Asya olduğu ortadadır.[17] Athene, tanrı Zeus’un başından çıkmıştı. Bu nedenle, Asyalı Zeus’tan doğma Athene’nin de Asyalı olduğu açıktır.
- Aphrodite, Kronos’un babası Uranos’un hayalarını bir tırpanla kesmesi ve denize atması sırasında oluşan köpüklerden doğmuştur. Aphrodite’nin, Asia’nın babası olan Uranos’tan doğması nedeniyle, onun da Asya kökenli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Ayağına tez Hermeias, talari’leri ve sol elinde kerykeion taşırken görülüyor. Yaklaşık İÖ 480-470’e ait Atik bir lekythos üzerindeki betimleme. Tithonos ressamı. Caduceus- Wikipedia, the free encyclopedia: (en.wikipedia.org/wiki/Caduceus-47k). |
- Hephaistos: Bir parça toprak alıp suyla karıştırması, içine insan sesi ve gücünü koyarak yüzü ölümsüz tanrıçalara, bedeni güzelim genç kızlara benzeyen bir varlık yapması işleviyle görevlendirilmiştir. Yani Hephaistos’tan istenen, her şeyden önce erkekleri baştan çıkarıcı, alımlı ve güzel bir kız yaratmasıdır;
- Athene: Hephaistos’un yarattığı bu güzel ve genç kıza, alımlı olmasının yanında el işlerini, renk renk kumaşlar dokumasını öğretecektir.
- Aphrodite: Büyüleriyle kuşatacaktır bu güzelim varlığı. Aphrodite’nin büyüsü, “Büyülü memelik”, yani günümüzdeki sütyen ve iç çamaşırıdır. İstekler, arzularla tutuşturacaktır güzel genç kızın gönlünü. Bu isteklerin bedensel arzular olduğu açıktır. Ateş’in keşfiyle, erkeklik organı arasında cinsellik faktörünü varsayan Freud’un, bu konudaki düşüncelerinin de göz ardı edilmemesi gerekiyor.[18] Olaya bu açıdan bakıldığında, gemi civadrasının üzerinde taşınan “pataikos”[19] ya da “priapos”,[20] aşk ateşi yoluylainsan nesilinin tüm dünyaya klonlonması anlamına gelmektedir.
- Zeus’un kadınlar hakkındaki görüşleri, bizi ister istemez Asya’daki kutsal evlilik törenlerine götürüyor. Bahar, ya da güz dönemlerinde (Yaz ve kış ekinoksları), dağlarda yapılan Dionysos şenliklerinde, bir at, ya da geyik üzerine binmiş olarak gösterilen şamanlara “Amam” denirdi. Kutsal evlilik öncesi, genç kızın bakireliği öncelikle bu şamanlara sunularak kutsanır, daha sonra asıl kocayla evlilik gerçekleşirdi. Bu bağlamda, günümüzdeki Japon adasının hemen güneyinde yer alan ve adı hâlâ daha “Amami” olan adalar gurubu dikkat çekicidir.[21]
Kazakistan’da, Semirechye ve Tamgaly’deki dendriti’ler üzerinde, bir at ve geyik üzerinde betimlenmiş, güneş (Helios-hale)başlı Amam tasvirleri. Articles-Petrogliphs of Semirechye: (www.tourkz.com/eng/articles/petrog1e_1.html-16kn) | Güneş başlı şaman’ın, üzerine bindiği ren geyiğini gösteren bir dendriti: Tamgaly(Damgalı-Kazakistan).[22] (articles-petrogliphs of semirechye: Tourkz.com/eng/articles/petrog 1e_1.html-16k). |
Minos’tan tanrıça Rhea’ya ait bir heykelcik. Tanrıçanın, göğüslerini tamamen açıkta bırakan, göğüs altını sıkılaştıran yarım kollu, ön ve arkadan yarım eteklikli memeliği (korse).(www.songsouponsea.com/Promenade/minoan~1.gif).
Beyaz giysili Mısırlı kadın. Elbisenin beyaz askısının altındaki memeliğe ait siyah renkli askı, hafif dışa taşmış olarak biraz sol tarafta tasvir edilmiş. Modaya uyan kadınlar, bu tür kaçamakları günümüzde de yapmaktadırlar | Göğüs altını sıkarak, göğüslerin daha dik durmasını sağlayan, Rhea tipi, askı ve korseli etek modeli. Bu modelde göğüsler tamamen açıktır. |
Antik Mısırda, şeffaf giysiler içindeki saraylı iki kadın. Solda, uçları lotüs çiçekli hayat ağacını elinde tutan kadının, arkasındaki yardımcısından farklı olarak, askısız elbisesinin üst kısmında, günümüzde de kadınlarda moda olan memeliğe ait siyah bantlı askıları görülebiliyor. Avrupalı modacıların, günümüz modalarını eskilere dayanarak yarattıkları ortadadır(oklar ve sarı daire içinde gösterilmiştir). |
Bir tasvirde, tanrıça Aphrodite’nin memelik ve iç çamaşırı. Her iki iç çamaşırda da, Homeros’un bahsettiği nakışları görebilmek mümkündür. |
- Yüz gözlü devi öldüren Hermeias’tan, yaratılan güzelim genç kızın varlığına, bir köpek yüreği, yani sadakat ve sıkı bağlılıkla bir tilki huyu koymasını ister tanrı Zeus. Buradaki tilki huyunun, kurnazlık, yalan dolan, hile ve düzenbazlık olduğu ortadadır.[28] Metnin bu satırlarında kadınlara yakıştırılan hayvansı özellikler, Erhat’ın, Yunanlıların kadınlar hakkındaki düşüncelerine ilişkin iyimser düşüncelerindeki yanılgısını ortaya koyması bakımından dikkat çekicidir.
- O canım Kharit’ler ve o güzelim Peitho, altın gerdanlıklar takarlar güzelim genç kızın boynuna.
- Hora’lar, bahar çiçekleriyle donatırlar güzelim genç kızın saçlarını.
- Hermeias, doldurur göğsüne genç kızın, yalanı dolanı[29] ve içine ses koyup Pandora adını takar ona
Homeros’un ruhu, 18. yüzyılda Aphrodite’nin peşinde koştururken, karısı ona sahip çıkmaya çalışıyor. Ancak bu cilvenin karşısında duramama konusunda, Homeros’a hak vermemek oldukça zordur. |
[1] “İşler ve Günler”den alıntı. Erhat, A. (2002) Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2002, s.237.[2] Platon (2001) Timaios, Sosyal Yayınlar, İstanbul, 22.b-d.[3] Düzgüner, F.(2006) “İstanbul’da Güneş’in (Helios) Sarayı: Boukoleon”, Arkeoloji ve Sanat Dergisi, Sayı: 121, s.81.[4] Düzgüner, F. (2007) “Bir Güneş (Ateş Kültü) Tapınağı: Pantheon”, mimar.ist, Sayı: 26, s.104, 106-108. Ökmen, Karneios’u genel kavramlar çerçevesinde açıklıyor. Herodotos (1991) Herodot Tarihi, Çev. M. Ökmen, İstanbul, dn.311.[5] Erhat, A. a.g.e., s.236.[6] Metinde, Homeros kitaplarında (İlyada ve Odysseia), yani Anadolu’da anılan tanrıların ilk adlarının kullanımı tercih edilmiştir.[7] Erhat, A. a.g.e., s.135.[8] Erhat, A. a.g.e., s.323-325,Tablo: 1-5.[9] Erhat, A. a.g.e., s.136.[10] Düzgüner, F. (2006) “Byzantion Dönemi’ndeki Kurgusuyla Bir Anadolu Mucizesi: İstanbul”, mimar.ist, Sayı: 21, s.95.[11] Platon, (2001) Kritias, Çev. E. Güney; L. Ay, Sosyal Yayınlar, İstanbul, 114a, b.[12] Redhouse English-Turkish Dictionary (1986) Redhouse Yayınevi, İstanbul, s.629.[13] Asyadaki dendritiler, gündönümü zamanlarında, dağlarda Dionysos Dendritis adına yapılan şenliklerle kutsal evlilik törenlerini içeriyordu. Mansel, Dionysos’a ek olarak diğer bir dendriti tanrıçasının, Yunan karasındaki İsparta’da “Helena Dendritis” olduğuna değiniyor. Bu tanrıça, olasılıkla Dionysos Dendritis’e eş tutulmuş ve onun eşi olarak kabul görmüş olmalıdır. Mansel, A. M. (1963) Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, s.46, 136.[14] Düzgüner, F. (2005) “Byzantion’un Yedi Eko Kulesi ve Uç Kaleler”, mimar.ist, Sayı: 18, s.109, 110. Düzgüner, F. (2006) mimar.ist, Sayı: 21, s.92-99.[15] Tālus= Topuk’tan “tālāris”.[16] Asia, Okeanos’un Tethys’ten olma kızıdır. Bu okyanus Büyük Okyanus’tur. Dolayısıyla Asia’nın Asya’yı temsil ettiği ortadadır.[17] Düzgüner, F. (2008) “Yurt ve Piramit Mimarisinin Kökeni: Yangshao Kültürü”, mimar.ist, Sayı: 28, s.104.[18] Freud, S. (1999) Dinin Kökenleri, (Çev. S. Budak), Öteki Yayınevi, Ankara, s.235-241.[19] Ökmen Pataikos hakkındaki dipnotunda şöyle diyor: “Pigme (pygmaios) biçiminde yapılan bu figürlerMısır’a, şüphesiz Fenike’lilerden geçmiştir. Pataikos, Fenike’lilerin gemi başlarına koydukları tanrı figürüdür. Yunanca Hephaistos, Mısır dilinde Ptah ya da Pntah. Mısırlılar bu tanrının heykelini dev büyüklükte biçimsiz cüceler olarak yaparlarmış”. Herodotos, a.g.e., s.480, dn.91. Bize göre Pataikos’un “phallos” ve “priapos”la ilgisi olmalıdır. Acaba, Hephaistos, çirkin ve kısa boylu olanların daha büyük phallos’u olduklarını mı temsil ediyordu ? Priapos: Geminin en uç noktasındaki civadra’nın üzerinde, uca doğru sivrilen, yuvarlak ve uzun bir aksamdır. “Gemi Aslanı” ya da Priapos’un sembolü erkeklik organına benzeşimi nedeniyle “Priap” olarak da adlandırılmıştır. Priapos. Mit. Yunanlılar’da bahçeler ve bağlar tanrısı, Lapseki (Lampsakos) şehrinin hakimi. Dionysos ile Aphrodite’nin oğlu olduğu söylenirdi....Priapos başlangıçta toprak bereketini temsil ediyordu. Aynı zamanda sürüleri, arıları ve balıkçıları koruyan bir kır ve deniz tanrısıydı. Malikanelerin giriş yerlerine onun bir ityphallos resmi konurdu....Priapos Roma döneminde özellikle erkekliği ve fiziki aşkı canlandırıyordu. Tanrı’nıntasvirlerindeki laubali karakter ve erotik şiirler bundan gelir....Atribüsü erkeklik organıydı. ML./XVI.263, 264. Bu karakterdeki tanrının, phallos nedeniyle, Dionysos dinine olan bağlantısı açıktır. Herodotos, a.g.e., dn.91.[20] Erhat, a.g.e., s.254. Herodotos, a.g.e., II.48, 49.[21] Şamanlara verilen “Amam” ve “Amami” adasının adları, cinsellik ve hieros gamos’la ilişkilidir.[22] Goryachev, A. A. ; Mariyashev, A. N. “Petrogliphs of Semirechye”, goryachev@tourkz.comAnadolu’da keşfedilen bazı dendriti’ler (kaya resimleri) için Bkz.: Belli, O. (2005) “Güneydoğu AnadoluBölgesi’nde Yeni Keşifler: Sinek Çayı Kayaaltı Sığınağı Resimleri”, Arkeoloji ve Sanat Dergisi, Sayı: 121,s.1-16; Belli, O. (2006) “Kağızman-Karaboncuk’ta Tarihöncesi Dönem’e Ait Kayaüstü Resimleri”, Arkeoloji ve Sanat Dergisi, Sayı: 121, s.1-10.[23] Homeros (1998) İlyada, (Çev. A. Erhat), Can Yayınları, İstanbul, XIV 213-218.[24] Mansel, A. M. (1963) Ege ve Yunan Tarihi, Türk Tarik Kurumu Basimevi, Ankara, s.352.[25] Erhat, a.g.e., 56-61.[26] Homeros belkilikle kendini kastediyor olabilir ?[27] Homeros, a.g.e., XIV 130-352.[28] Zeus’un Here’ya yakışan bu karakteri, Pandora’ya verilmesi isteği, kendisinin Here’den çektiklerinin, insanların da Pandora’dan çekmesi isteğini doğurmuştur. Yani, bu intikam fikrinin kaynağı Here’dir.[29] Kadınların göğüslerindeki yalan dolandan kastedilen şudur: Kadınlarda cinsel çekiciliğin başlıca unsurlarından biri olan göğüslerin ilk işlevi, erkekler üzerinde yarattığı aldatıcı ve çekici albenidir. Amaca ulaşıldıktan sonra ise, asıl ve ana işlev ortaya çıkar. Gerçek amaç, doğacak çocuğu emzirmek, onu hayata kazandırmak ve gelecek nesillerin devamını sağlamaktır.[30] Burada, erkeklerin doğasından gelen Tanrısal bir karakter vurgulanmış olmalı. Bu özellik, ilişkiden önce doyumsuz gibi görünen cinsel arzunun, doyuma ulaştıktan sonra isteksizliğe dönüşmesi; yasak ilişkilerdeyse, yaptığının yanlış olduğunu, başına bir bela aldığını anlamasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder